ABD'de Filistin'e destek verdiği için gözaltına alınan Tufts Üniversitesi doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk, yaşadığı travmayı anlattı. Öztürk, sivil kıyafetli kişilerin kendisini durdurmasıyla kaçırılacağını ve öldürüleceğini düşündüğünü belirtti. Bu durum, ABD'deki ifade özgürlüğü ve aktivistlere yönelik muamele konusunu yeniden gündeme getirdi.
Gözaltı Süreci ve Yaşanan Korku
Rümeysa Öztürk, 25 Mart tarihinde yaşadığı olayı şöyle aktardı: "Yolda yürürken sivil kıyafetli kişiler önümü kesti. Kimliklerini göstermeden beni durdurdular. O an kaçırılacağımı ve öldürüleceğimi düşündüm. Çok korktum." Bu ifadeler, Öztürk'ün yaşadığı psikolojik baskıyı ve belirsizliği açıkça ortaya koyuyor. Gözaltı sürecinin bu denli travmatik olması, aktivistlerin ve insan hakları savunucularının endişelerini artırıyor.
İfade Özgürlüğü ve Aktivizm
Rümeysa Öztürk'ün gözaltına alınması, ABD'deki ifade özgürlüğü ve aktivizm tartışmalarını alevlendirdi. Birçok kişi, Filistin'e destek vermenin bir ifade özgürlüğü hakkı olduğunu ve bu nedenle Öztürk'ün gözaltına alınmasının kabul edilemez olduğunu savunuyor. Bu olay, özellikle üniversite kampüslerinde ve sosyal medyada büyük tepkilere yol açtı.
- İfade özgürlüğünün sınırları
- Aktivistlere yönelik baskılar
- Filistin'e destek verenlerin durumu
Uluslararası Tepkiler ve Beklentiler
Rümeysa Öztürk'ün yaşadığı olay, uluslararası kamuoyunda da yankı buldu. Birçok insan hakları örgütü ve aktivist, ABD'ye çağrıda bulunarak ifade özgürlüğüne saygı gösterilmesi ve aktivistlere yönelik baskıların sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye'deki yetkililer de konuyu yakından takip ederek gerekli girişimlerde bulunacaklarını açıkladılar.
Rümeysa Öztürk'ün yaşadığı bu travmatik deneyim, ifade özgürlüğünün ve aktivizmin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Bu tür olayların tekrarlanmaması için uluslararası toplumun ve ilgili kurumların daha duyarlı olması gerekiyor.
