Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt'in açıklamaları, ABD'nin İran'ın nükleer programına karşı tutumunu bir kez daha netleştirdi. Başkan Trump, İran'ın nükleer silaha sahip olmasını kesinlikle istemiyor ve bu konuda kararlı adımlar atmaya devam ediyor. Bu kapsamda Umman Sultanı ile yapılan görüşme, müzakere sürecinin önemini ve bölgesel işbirliğinin gerekliliğini vurguluyor.
ABD'nin İran Politikası: "Maksimum Baskı" Devam Ediyor
ABD, İran'a yönelik "maksimum baskı" politikasını sürdürmekte kararlı. Leavitt, Trump'ın diyalogdan yana olduğunu ancak İran'ın nükleer silah elde etmesine asla izin verilmeyeceğini belirtiyor. Bu çerçevede, Umman Sultanı ile yapılan telefon görüşmesi, müzakere sürecinin nasıl ilerleyeceğine dair önemli ipuçları sunuyor. Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un da müzakerelere devam edeceği belirtiliyor, ancak detaylar şimdilik gizli tutuluyor.
Umman'ın Arabuluculuk Rolü ve Müzakere Süreci
Umman, ABD ile İran arasındaki müzakerelerde önemli bir arabuluculuk rolü üstleniyor. Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile Trump arasındaki görüşme, bu rolün ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Umman resmi haber ajansı ONA'nın haberine göre, Trump, Umman'ın çabalarını takdir ediyor ve müzakerelere verilen desteğin artırılmasının yollarını arıyor. Müzakere süreci, 2018'de ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesiyle başlayan gerginliğin ardından yeniden canlanma umudu taşıyor.
İran ile ABD Arasındaki Müzakerelerin Geleceği
İran ile ABD arasındaki müzakerelerin geleceği belirsizliğini koruyor. Ancak her iki tarafın da diyalogdan yana olması, umutları yeşertiyor. Müzakerelerin yeniden Umman'da yapılması kararı, Umman'ın arabuluculuk rolüne duyulan güveni gösteriyor. Tarafların 12 Nisan'da Umman'da yaptığı dolaylı görüşmelerin ardından, 19 Nisan'da yeniden bir araya gelmesi bekleniyor. Bu görüşmelerin sonucunda, nükleer anlaşmazlığın çözümü için somut adımlar atılabilir.
Sonuç olarak, Başkan Trump'ın İran'ın nükleer programına karşı net tutumu ve Umman'ın arabuluculuk çabaları, bölgedeki gerginliğin azaltılması için önemli bir fırsat sunuyor. Müzakere sürecinin başarıya ulaşması, sadece ABD ve İran için değil, tüm Orta Doğu için istikrar ve güvenliğin sağlanmasına katkıda bulunabilir. Ancak, sürecin karmaşıklığı ve taraflar arasındaki güvensizlik, zorlu bir yolculuğun işaretlerini veriyor.
