ABD, göç politikalarında tartışma yaratacak bir adım attı. Trump yönetimi, "yüksek riskli" olarak tanımlanan 19 ülkenin vatandaşlarına yönelik iltica ve göçmenlik başvurularını süresiz olarak durdurdu. Bu karar, Washington'daki Ulusal Muhafızlara yönelik saldırının ardından daha da dikkat çekti. Peki bu kararın ardında yatan sebepler neler ve hangi ülkeler bu yasaktan etkilenecek?

İltica Başvuruları Askıya Alındı

ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri (USCIS),yaptığı resmi açıklamada, "kapsamlı inceleme yapılana kadar tüm I-589 formlarının (iltica ve sınır dışı edilmeme başvuruları) askıya alınması" talimatı verdiğini duyurdu. Bu karar, Trump'ın 5 Haziran'da imzaladığı başkanlık kararnamesinin kapsamını genişletiyor. Bu durum, söz konusu ülkelerden ABD'ye gelmek isteyenlerin umutlarını suya düşürecek gibi görünüyor.

Yüksek Riskli Ülkeler Hangileri?

USCIS'nin bilgi notunda yer alan ve bu karardan etkilenen 19 ülke şu şekilde sıralandı:

• Afganistan
• Myanmar
• Çad
• Kongo Cumhuriyeti
• Ekvator Ginesi
• Eritre
• Haiti
• İran
• Libya
• Somali
• Sudan
• Yemen
• Burundi
• Küba
• Laos
• Sierra Leone
• Togo
• Türkmenistan
• Venezuela

Trump yönetimi, bu ülkelerden gelen göçmenlerin güvenlik incelemesi tamamlanana kadar bekletileceğini açıkladı. Bu durum, göçmenlik süreçlerinde ciddi gecikmelere ve belirsizliklere yol açabilir.

Saldırı Kararı Hızlandırdı Mı?

Kararın zamanlaması, Washington'da yaşanan ve Ulusal Muhafızların vurulduğu saldırı sonrası dikkat çekti. Saldırganın Afganistan uyruklu olması ve olay sonrası artan güvenlik endişeleri, bu kararın alınmasında etkili olmuş olabilir. FBI Direktörü Kash Patel, saldırganın tek kişi olduğunu ve gözaltına alındığını belirtmişti. Olayda bir Ulusal Muhafız hayatını kaybederken, diğeri ağır yaralanmıştı.

Saldırganın kimliği ve geçmişiyle ilgili ortaya atılan iddialar da dikkat çekiciydi. ABD basınında yer alan haberlere göre, saldırgan Rahmanullah Lakanwal'ın Afganistan'da 15 yaşındayken CIA ile çalıştığı ve bu süreçte yaşadığı travmalar nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadığı öne sürüldü. Bu iddialar, olayın arka planıyla ilgili daha fazla soru işareti yarattı.

Bu yeni göç politikası, ABD'nin ulusal güvenliğini sağlama amacı taşısa da, insan hakları savunucuları ve göçmen hakları örgütleri tarafından eleştiriliyor. Kararın, uluslararası hukuka uygunluğu ve insani değerlere ne kadar saygı gösterdiği tartışma konusu olmaya devam ediyor. İlerleyen günlerde, bu kararın ABD'nin dış politikası ve uluslararası ilişkileri üzerindeki etkileri daha net bir şekilde görülecektir.