İklim Yasası Meclisten Geçti! Eleştiriler Neden Dinmiyor?
Politika

İklim Yasası Meclisten Geçti! Eleştiriler Neden Dinmiyor?


04 July 20255 dk okuma20 görüntülenmeSon güncelleme: 29 July 2025

Türkiye'nin ilk iklim kanunu teklifi, uzun tartışmaların ardından nihayet Meclis'te kabul edilerek yasalaştı. Bu yeni kanun, sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğine uyum faaliyetlerine ilişkin yasal ve kurumsal bir çerçeve oluşturmayı amaçlıyor. Ancak, kanunun içeriği ve yaklaşımı, muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları tarafından yetersiz bulunarak yoğun eleştirilere neden oldu. Özellikle, kanunun ticaret odaklı olduğu ve yeterli çevresel koruma sağlamadığı yönündeki eleştiriler dikkat çekiyor.

İklim Yasası Ne Getiriyor?

Yeni İklim Değişikliği ile Mücadele Kanunu, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle ilgili ulusal ve uluslararası hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunmayı hedefliyor. Kanun, aşağıdaki temel unsurları içeriyor:

  • Sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik hedefler ve politikalar belirlenmesi
  • İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı uyum stratejileri geliştirilmesi
  • Temiz teknolojilerin ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının teşvik edilmesi
  • İklim değişikliğiyle ilgili farkındalığın artırılması ve eğitim faaliyetlerinin desteklenmesi
  • İklim değişikliğiyle ilgili araştırma ve geliştirme çalışmalarının desteklenmesi

Kanun, bu hedeflere ulaşmak için çeşitli yasal ve kurumsal düzenlemeler öngörüyor. Ancak, eleştirilerin odağında, kanunun emisyon azaltımı konusunda yeterince iddialı olmadığı ve çevresel maliyetleri şirketlerin üzerine yıkmak yerine, ticaret odaklı çözümler sunması yer alıyor.

Eleştirilerin Odağında Ne Var?

Muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları, İklim Değişikliği ile Mücadele Kanunu'nu yetersiz ve etkisiz buluyor. Eleştirilerin temelinde şu noktalar yer alıyor:

  • Yetersiz Emisyon Hedefleri: Kanunda belirlenen emisyon azaltım hedeflerinin, Türkiye'nin Paris Anlaşması kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmek için yeterli olmadığı savunuluyor.
  • Ticaret Odaklı Yaklaşım: Kanunun, çevresel maliyetleri şirketlerin üzerine yıkmak yerine, emisyon ticareti gibi ticaret odaklı çözümler sunması eleştiriliyor. Bu durumun, "parasını ödeyen kirletmeye devam edecek" şeklinde yorumlanmasına neden oluyor.
  • Yetersiz Uyum Stratejileri: Kanunda, iklim değişikliğinin Türkiye üzerindeki olumsuz etkilerine karşı yeterli uyum stratejileri yer almadığı belirtiliyor. Özellikle, su kaynakları yönetimi, tarım ve ormancılık gibi sektörlerdeki uyum önlemlerinin yetersiz olduğu vurgulanıyor.
  • Şeffaflık ve Katılım Eksikliği: Kanunun hazırlanma sürecinde, sivil toplum kuruluşlarının ve ilgili paydaşların yeterince katılımının sağlanmadığı eleştiriliyor. Bu durumun, kanunun meşruiyetini ve etkinliğini zayıflattığı savunuluyor.

Bu eleştiriler, İklim Değişikliği ile Mücadele Kanunu'nun daha kapsamlı ve etkili bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini gösteriyor.

Gelecekte Ne Bekleniyor?

İklim Değişikliği ile Mücadele Kanunu'nun yasalaşması, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. Ancak, kanunun etkinliği ve başarısı, uygulanacak politikaların ve yapılacak yatırımların niteliğine bağlı olacak. Kanunun, eleştirilen yönlerinin dikkate alınarak, daha kapsamlı ve iddialı bir şekilde yeniden düzenlenmesi, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacaktır. Aksi takdirde, kanun sadece bir yasal düzenleme olarak kalacak ve beklenen çevresel faydaları sağlayamayacaktır. Unutulmamalıdır ki, iklim değişikliğiyle mücadele, sadece yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda toplumsal farkındalık, teknolojik yenilikler ve sürdürülebilir kalkınma stratejileriyle de desteklenmelidir. Türkiye'nin bu alanda atacağı adımlar, hem kendi geleceği hem de küresel iklim mücadelesi için büyük önem taşıyor.