Çin ve Rusya liderleri, Moskova'da gerçekleştirdikleri kritik zirvede ABD'ye karşı ortak bir duruş sergilediler. İkinci Dünya Savaşı'nın 80. yıl dönümü kutlamaları vesilesiyle Moskova'da bir araya gelen Şi Cinping ve Vladimir Putin, "hegemonik zorbalığa" ve "tek kutupluluğa" karşı birlikte mücadele edecekleri mesajını vererek dikkatleri üzerine çekti.
Zirveden Çıkan Önemli Mesajlar
Ukrayna'daki savaş nedeniyle Batı dünyası tarafından tecrit edilen Rusya, Çin ile kurduğu yakın ilişkiler sayesinde bu izolasyonu kırmaya çalışıyor. Çin lideri Şi Cinping'in Moskova ziyareti, bu stratejik ortaklığın bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Zirvede yapılan açıklamalarda, iki ülke arasındaki işbirliğinin daha da güçlendirileceği vurgulanırken, ABD'nin küresel politikalarına yönelik eleştiriler de dile getirildi.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, "Rusya ile omuz omuza vererek, uluslararası adaleti ve eşitliği savunacağız. Hiçbir ülkenin hegemonyasına izin vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı. Putin ise, "Çin ile ilişkilerimiz, tarihimizin en yüksek seviyesinde. Bu ortaklık, küresel istikrar için büyük önem taşıyor" şeklinde konuştu. İki liderin bu açıklamaları, Batı dünyasında endişeyle karşılandı.
ABD'ye Gönderme: "Zorbalığa Karşı Birlikteyiz"
Zirvenin en dikkat çekici noktalarından biri, Çin ve Rusya liderlerinin ABD'ye yönelik yaptığı göndermeler oldu. İki lider, "hegemonik zorbalık" ve "tek kutupluluk" kavramlarını kullanarak, ABD'nin küresel politikalarını eleştirdi. Bu eleştiriler, özellikle Ukrayna'daki savaş ve Tayvan meselesi üzerinden yoğunlaştı.
Uzmanlar, Çin ve Rusya'nın bu ortak duruşunun, küresel güç dengelerini değiştirebileceği yorumunu yapıyor. İki ülkenin ekonomik ve askeri işbirliğinin artması, ABD'nin küresel liderlik pozisyonunu zorlayabilir. Ancak, bu durumun uzun vadede nasıl bir etki yaratacağı henüz belirsiz.
Zirvenin Ardından Beklentiler
Çin ve Rusya arasındaki ilişkilerin güçlenmesi, uluslararası arenada yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. İki ülkenin, enerji, ticaret, savunma ve teknoloji gibi alanlarda işbirliğini artırması bekleniyor. Ayrıca, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlarda da daha koordineli hareket edecekleri öngörülüyor. Ancak, bu durumun Batı dünyası ile ilişkileri daha da gerginleştirebileceği de unutulmamalı.
Sonuç olarak, Çin ve Rusya liderlerinin Moskova'daki zirvesi, küresel siyaset açısından önemli bir dönüm noktası oldu. İki ülkenin "hegemonik zorbalığa" karşı ortak duruş sergilemesi, ABD'nin küresel politikalarına meydan okuma anlamına geliyor. Bu durumun, uluslararası ilişkilerde yeni dengeler yaratabileceği ve Batı dünyası ile ilişkileri daha da karmaşık hale getirebileceği öngörülüyor.
