Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE), Marmara Denizi'nde meydana gelen depremlerin ardından merakla beklenen ön değerlendirme raporunu yayımladı. Raporda, depremin merkez üssü, büyüklüğü, derinliği gibi teknik detayların yanı sıra, tsunami uyarısı ve bölgedeki fay hatlarının durumu hakkında önemli bilgiler yer alıyor. İstanbul'u bekleyen tehlikeler neler? İşte rapordan öne çıkanlar...
Deprem Sonrası Tsunami Uyarısı: Kıyı Şeridinde Tehlike Devam Ediyor Mu?
Kandilli Rasathanesi, depremin hemen ardından tsunami uyarısı yayınladığını ve bazı kıyı bölgelerinde deniz seviyesinde değişiklikler gözlemlendiğini belirtiyor. Raporda yer alan ifadeler şu şekilde:
"İlgili depremi takiben 6. dakikada tsunami uyarı mesajlarımız ülkemizde AFAD'a, bölgemizde de sistemimize üye olan ülkelerin ilgili merkezlerine iletilmiştir. İstanbul Silivri istasyonunda 3 cm, Tekirdağ Marmara Ereğlisi istasyonunda 2 cm, Balıkesir Erdek istasyonunda 6 cm, Yalova Esenköy istasyonunda 4 cm deniz seviyesi değişikliği gözlenmiştir. Bu gözlemlerle tsunami uyarısı aletsel olarak teyit edilmiştir."
Bu durum, özellikle kıyı şeridinde yaşayan vatandaşlar için dikkat edilmesi gereken bir uyarı niteliğinde. Uzmanlar, deprem sonrası deniz çekilmesi gözlemlenmesi durumunda derhal yüksek yerlere gidilmesi gerektiğini vurguluyor.
Kuzey Anadolu Fay Hattı ve İstanbul Depremi Riski: Bölgede Neler Oluyor?
Raporda, İstanbul'un Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun batı uzantısında yer aldığı ve bu fay hattının ana kollarının etkisi altında olduğu belirtiliyor. Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun (KAFZ) aktif bir fay hattı olduğu ve geçmişte bölgede büyük depremlere neden olduğu hatırlatılıyor.
Raporda şu ifadelere yer veriliyor:
"İstanbul ili Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun batı uzantısında Marmara Denizi içerisinden geçen ana kollarının etkisi altındadır. Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun ana kuzey kolu İzmit Körfezi’ne kadar uzanıp Marmara çukurlarından geçerek Ganos Fayı’na ve oradan Ege Denizi’ne ulaşmaktadır. Güney kolu ise İznik Gölü’nün güneyinden geçerek Gemlik Körfezi’ne oradan da güney Marmara’ya ulaşmaktadır."
Bu durum, İstanbul'un deprem riski taşıyan bir bölgede olduğunu ve deprem hazırlıklarının hayati önem taşıdığını gösteriyor.
Tarih Tekerrür Mü Edecek? Geçmiş Depremlerden Çıkarılacak Dersler
Kandilli Rasathanesi raporunda, İstanbul'un geçmişte yaşadığı büyük depremlere de dikkat çekiliyor. Tarihsel kayıtlara göre, bölgede 7-7,9 büyüklüğünde depremler meydana geldiği ve bu depremlerin büyük yıkımlara yol açtığı belirtiliyor.
Raporda yer alan önemli bir bilgi ise şu şekilde:
"Aletsel dönemde (M.S. 1900-2025; büyüklüğü M≥4.0 KRDAE Deprem Kataloğu) İstanbul’un güneyinde Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun ana kolları üzerinde büyüklükleri M=7.0-7.9 aralığında hasar yapıcı depremler meydana gelmiştir. İl merkezine en yakın deprem 30 km. uzaklıkta olan 1963 Adalar-İstanbul depremidir."
Geçmiş depremler, gelecekte yaşanabilecek olası depremler için bir uyarı niteliği taşıyor. Binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi, acil durum planlarının yapılması ve toplumun deprem konusunda bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor.
Kandilli Rasathanesi'nin raporu, İstanbul'un deprem gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Raporda yer alan bilgiler, deprem riskine karşı alınması gereken önlemlerin önemini vurguluyor. Her bireyin kendi hazırlığını yapması, afetlere karşı toplumsal direnci artıracaktır. Unutmayalım ki, deprem değil, binalar öldürür. Bu nedenle, binalarımızı güçlendirmek ve deprem bilinciyle hareket etmek hayati önem taşıyor.
- Deprem çantası hazırlayın.
- Bina sağlamlık testlerini yaptırın.
- Acil durum planı oluşturun.
- Deprem anında yapılması gerekenleri öğrenin.