İmamoğlu ve Netanyahu'dan Şaşırtan Taktik Benzerliği!
Politika

İmamoğlu ve Netanyahu'dan Şaşırtan Taktik Benzerliği!


16 September 20255 dk okuma7 görüntülenmeSon güncelleme: 16 September 2025

İki farklı coğrafyada, farklı siyasi arenada mücadele eden iki ismin, Ekrem İmamoğlu ve Binyamin Netanyahu'nun yargı süreçlerinde sergiledikleri taktikler şaşırtıcı bir benzerlik gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde yaşanan gelişmeler, bu benzerliği gözler önüne serdi.

İmamoğlu'nun Savunma Stratejisi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) eski Başkanı Ekrem İmamoğlu, diploma sahtekarlığı suçlamasıyla karşı karşıya olduğu davada ilginç bir savunma stratejisi izledi. Duruşmada ailesini anlatarak duygusal bir atmosfer yaratmaya çalışan İmamoğlu, davanın aslında cumhurbaşkanı adaylığı sürecinde kendisine karşı açıldığını iddia etti. Ancak, diploma konusundaki iddialara somut bir yanıt vermekten kaçındı. Bu taktik, kamuoyunda farklı yorumlara neden oldu.

Netanyahu'nun Yolsuzluk Davası

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da benzer bir taktikle yolsuzluk davasında yargılanıyor. Netanyahu, kendisine yöneltilen suçlamaları reddederken, davanın siyasi bir komplo olduğunu savunuyor. O da İmamoğlu gibi, davanın detaylarına girmek yerine, genel bir mağduriyet algısı yaratmaya çalışıyor. Bu durum, İsrail siyasetinde büyük tartışmalara yol açıyor.

Taktik Benzerliğinin Ardındaki Nedenler

Peki, İmamoğlu ve Netanyahu'nun bu taktik benzerliğinin ardında ne yatıyor olabilir? Siyasi uzmanlara göre, her iki lider de yargı süreçlerini kendi lehlerine çevirmek için benzer stratejiler izliyor. Bu stratejiler genellikle şu unsurları içeriyor:

  • Duygusal Manipülasyon: Aile, geçmiş başarılar gibi duygusal konuları gündeme getirerek kamuoyunun dikkatini dağıtmak.
  • Mağduriyet Algısı: Kendilerini siyasi bir komplonun kurbanı olarak göstererek destekçi tabanlarını konsolide etmek.
  • Suçlamalardan Kaçınma: Suçlamaların detaylarına girmek yerine, genel bir savunma stratejisi izlemek.

Bu taktikler, her iki liderin de yargı süreçlerini siyasi bir arenaya taşımasına ve kamuoyunun desteğini arkalarına almaya çalışmasına olanak tanıyor.

Sonuç olarak, Ekrem İmamoğlu ve Binyamin Netanyahu'nun yargı süreçlerinde sergiledikleri taktiklerin benzerliği dikkat çekici. Her iki lider de, kendilerine yöneltilen suçlamalara somut yanıtlar vermek yerine, duygusal manipülasyon ve mağduriyet algısı yaratarak kamuoyunun desteğini kazanmaya çalışıyor. Bu durum, siyasetin ve yargının karmaşık ilişkisini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu taktiklerin ne kadar başarılı olacağı ise zamanla görülecek.