Türkiye'de ekonomik zorluklar her geçen gün artarken, Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM)'ın yayınladığı son rapor, durumun vahametini gözler önüne serdi. Temmuz 2025 verilerine göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 25 bin 952 TL'ye yükselirken, yoksulluk sınırı ise 89 bin 768 TL'ye ulaştı. Bu rakamlar, milyonlarca ailenin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını gösteriyor.

Aile Bütçesi Nasıl Dağılıyor?

BİSAM'ın raporuna göre, bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması 25.952 TL. Ancak bu sadece başlangıç. Eğitim, barınma, ulaşım, sağlık gibi diğer zorunlu giderler de eklendiğinde, dört kişilik bir ailenin aylık gideri 90 bin TL'ye yaklaşıyor. İşte aile bireylerinin ortalama aylık gıda masrafları:

• Yetişkin Erkek: 7.302 TL
• Yetişkin Kadın: 6.936 TL
• 15-18 Yaş Arası Genç: 7.214 TL
• 4-6 Yaş Arası Çocuk: 4.500 TL

Tek başına yaşayan bir kişinin yoksulluk sınırı ise 42.004 TL olarak belirlendi. Bu rakamlar, özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için geçim sıkıntısının ne denli büyük olduğunu ortaya koyuyor.

Günlük Gıda Harcamalarında Hangi Kalemler Öne Çıkıyor?

Temmuz ayında günlük gıda harcamalarında en büyük payı meyve ve sebze grubu aldı. Ortalama günlük 280,74 TL'lik harcama ile bu grup, toplam gıda masraflarının %32,45'ini oluşturdu. Süt ve süt ürünleri 212,96 TL ile ikinci sırada yer alırken, et-tavuk-balık grubu 161,61 TL ile üçüncü sırada yer aldı. Diğer önemli kalemler ise şöyle:

• Ekmek: 75,86 TL
• Katı ve Sıvı Yağ: 41,86 TL
• Yumurta: 13,56 TL
• Şeker, Bal, Reçel, Pekmez: 20,15 TL

Bu rakamlar, sağlıklı ve dengeli beslenmenin giderek daha lüks hale geldiğini gösteriyor. Özellikle dar gelirli aileler için bu durum, beslenme yetersizliği ve sağlık sorunları riskini artırıyor.

Enflasyonun yükselişi ve alım gücünün düşmesiyle birlikte, yoksulluk sınırı her geçen gün daha da yukarı tırmanıyor. BİSAM'ın raporu, ekonomik politikaların yeniden gözden geçirilmesi ve dar gelirli vatandaşlara yönelik desteklerin artırılması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Aksi takdirde, milyonlarca ailenin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanacağı ve sosyal eşitsizliğin daha da derinleşeceği bir tablo kaçınılmaz olacak.