Türkiye, iklim değişikliğinin etkilerini derinden hissederken, son yılların en kurak dönemlerinden birini yaşıyor. Özellikle bu yılın mart ayında kaydedilen düşük yağış oranları, ülke genelinde susuzluk alarmı verilmesine neden oldu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün raporları, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor.
Kuraklık Türkiye'yi Tehdit Ediyor
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün 2025 Yılı Mart Ayı Alansal Yağış Raporu'na göre, Türkiye genelinde mart ayında düşen yağış miktarı, uzun yıllar ortalamasının oldukça altında kaldı. Ortalama yağış miktarı 61,2 kilogram iken, bu yıl bu rakam sadece 28,8 kilogram olarak kaydedildi. Bu, normaline göre %53, geçen yılın aynı dönemine göre ise %59 oranında bir azalma anlamına geliyor. Bu durum, özellikle tarım ve su kaynakları açısından büyük bir tehdit oluşturuyor.
Yağışlardaki bu azalmanın nedenleri arasında, küresel iklim değişikliğinin etkileri ve atmosferik olaylardaki değişimler gösteriliyor. Uzmanlar, bu durumun devam etmesi halinde, su kıtlığı, tarımsal üretimde düşüş ve ekolojik dengenin bozulması gibi ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınabileceği uyarısında bulunuyor.
Bölgesel Farklılıklar ve En Çok Etkilenen İller
Mart ayında yağış dağılımında büyük bölgesel farklılıklar gözlendi. İzmir, Aydın, Muğla, Denizli, Manisa, Uşak, Burdur, Eskişehir, Ankara, Kırıkkale, Çankırı, Çorum, Adana, Hatay, Kilis gibi illerde yağışlar, normalin %80'den fazla altında gerçekleşti. Buna karşılık, Erzincan ve Erzurum'un kuzey kesimlerinde ise yağışlar %40'ın üzerinde arttı. Ege Bölgesi, %79'luk azalma ile en çok etkilenen bölge olurken, Marmara Bölgesi %65 ve İç Anadolu Bölgesi %39'luk azalma ile onu takip etti.
- En Az Yağış Alan İller: Ankara (5,1 kg/m²)
- En Çok Yağış Alan İller: Tunceli (89,2 kg/m²)
- Yağışta En Fazla Artış Görülen İl: Erzincan (%35)
- Yağışta En Fazla Azalma Görülen İl: Manisa (%91)
Çözüm Önerileri ve Alınması Gereken Önlemler
Türkiye'nin karşı karşıya olduğu bu susuzluk tehlikesine karşı acil önlemler alınması gerekiyor. Su kaynaklarının daha verimli kullanılması, sulama tekniklerinin iyileştirilmesi, su tasarrufu bilincinin artırılması ve alternatif su kaynaklarının araştırılması gibi adımlar, bu süreçte büyük önem taşıyor. Ayrıca, iklim değişikliği ile mücadele kapsamında, sera gazı emisyonlarının azaltılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılması da uzun vadeli çözümler arasında yer alıyor.
Bu kritik süreçte, bireylerin de su tasarrufu konusunda bilinçli davranması ve günlük alışkanlıklarını değiştirmesi gerekiyor. Su kaynaklarının korunması ve gelecek nesillere aktarılması için hep birlikte hareket etmek, hayati önem taşıyor. Unutmayalım ki, su hayattır ve suyun kıymetini bilmek, geleceğimize sahip çıkmak demektir.