İnsan Hakları Derneği (İHD) kurucularından Nimet Tanrıkulu'nun yargılandığı davanın ikinci duruşması Çağlayan Adliyesi'nde gerçekleşti. Duruşma, Tanrıkulu'nun avukatları ve çok sayıda insan hakları savunucusu tarafından yakından takip edildi. İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, yargılamanın 2013-2015 yılları arasındaki 'çözüm süreci'ne ilişkin olduğunu ve Tanrıkulu'nun bu süreçte katıldığı toplantıların suçlama konusu yapıldığını belirtti. Daha önce benzer suçlamalarla Diyarbakır’da açılan dava hakkında takipsizlik kararı verildiği de hatırlatıldı.

Duruşma Neden Ertelendi?

Duruşma sonrasında yapılan açıklamalara göre, Nimet Tanrıkulu'nun davası 1 Temmuz 2025 tarihine ertelendi. Mahkeme, adli kontrol tedbirini kaldırmazken, Tanrıkulu'nun ayda iki kez imza verme şartını bir kez olarak değiştirdi. Bu karar, davayı takip edenler arasında hayal kırıklığı yarattı. Duruşmanın ertelenme sebebi hakkında net bir açıklama yapılmazken, dosyadaki eksiklerin tamamlanması gerektiği ifade edildi.

Neler Yaşanmıştı?

26 Kasım 2024 tarihinde, Nimet Tanrıkulu’nun evine sabah erken saatlerde polis baskını düzenlenmişti. Hakkında gizlilik kararı olan bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan Tanrıkulu, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmüştü. 29 Kasım’da Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin kararıyla ‘terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla tutuklanmıştı. Tanrıkulu, 4 Mart’ta görülen ilk duruşmada tahliye edilmiş, davanın ikinci duruşması ise 22 Nisan’a ertelenmişti. Bu süreçte yaşananlar, insan hakları savunucuları ve kamuoyu tarafından yakından takip edilmişti.

• 26 Kasım 2024: Evine polis baskını ve gözaltı
• 29 Kasım 2024: 'Terör örgütü üyeliği' suçlamasıyla tutuklanma
• 4 Mart 2025: İlk duruşmada tahliye
• 22 Nisan 2025: İkinci duruşma ve davanın ertelenmesi

Davanın Geleceği Ne Olacak?

Nimet Tanrıkulu'nun davasının 1 Temmuz 2025'e ertelenmesi, yargılama sürecinin uzamasına neden oldu. Adli kontrol şartının devam etmesi de Tanrıkulu'nun hareket özgürlüğünü kısıtlıyor. İnsan hakları savunucuları, davanın adil bir şekilde sonuçlanması ve Tanrıkulu üzerindeki suçlamaların düşürülmesi için mücadeleye devam edeceklerini belirtiyorlar. Dava sürecinin nasıl ilerleyeceği ve mahkemenin vereceği karar merakla bekleniyor. Bu davanın sonucu, Türkiye'deki insan hakları savunucularına yönelik yargılamalar açısından da önemli bir emsal teşkil edebilir.